önümde duran duvarın varlığı hissedilir tatta
ruhumu karıştırmaya yetiyor
kaçıp saklanmak fenere
aslında kaçmak istemem
mutluyum çünkü tahmin edemiyeceğiniz kadar
ama etrafta duran duvarlardan diğer tarafı görmem
fanusa düşen turuncu balığın kaderinden
''çokta farklı '' değil diye fısıldar ardımdan
sonunu göremediğim denizlere bakmak isterim
ardını senin değilde benim hayalimle süslediğim
zaman zaman gelen bu hırçın hal
bunalımdan değil
sizi sevmediğimdende.
ama bazen kaçıp gitmek istiyor insan
birine böyle ağız dolusu seni seviyorum demek
deniz fenerinin büyüsü,dalgaların dansı
bağlasada beni bu yalnızlığa
tanımadığım belki dilini bile bilmediğim,
aynı kasabamın tadında
ama kuytusunda yaralarımı saklamayan
yeni bir başlangıca sürüklenme fikri
pek bi geziniyor zihinde...
...biri gelse tutsa kolumdan,
koşar adımlarla uzaklaştırsa
deniz feneri olan bi kasabada
aydınlanırken lacivert gökyüzü
izlesek dalgaların güneşle yaptığı müzikali
damağımızdaki o muhteşem tatla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder