2012/09/20

çocuk

ekmeğe gönderip,pazardan alınanları taşıtmak için edinilen şeye çocuk denir.
he çöpte döker bu canlılar.
işte sıkılırsanız bağırıp çağırırsınız.
eğlenmek isterseniz size şaklabanlıklar yapar gülersiniz.
ay belim ağrıyor yere sen eğil dersiniz ne bileyim,
bunca katı çıkamam hadi bir koşu sen çıkta al dersiniz.
erkekse kahveden babasını çağırır kızsa ev işine yardımcı olur.
paranızı süngerin suyu çektiği gibi emer.
derdi tasası bitmez.
nazı bir annesine geçer.
babanın tebessümüylede yüz bulup arsızlaşabilir dikkat etmek gerek.
ne kadar çok erken edinirseniz o kadar geç yaşlanırsınız. ayak işleri için birebirlerdir çünkü.
bugün pazardan alınan onca şeyi eve taşımak zihnimde bunları uyandırdı.
bakın bunları yaparak çocuğunuzun böyle yazılar yazmasınıda sağlayabilirsiniz..biraz daha abartırsanız yaratıcı bile olur he. ama herşeyi dozunda yapmak en iyisi.
yazıp oynayan;
çocuk.

2012/09/19

bugün bunu anlatıyorum

eskiyi kapatmadıkça yeni bir nefese yer kalmıyor. sen kapatıyorsunda başkası kapatamayınca derinin altında uyanan solucan gibi ne çıkabiliyor ne de durabiliyor yerinde.
hareketlerini izliyorum,bedenimde öylece gezişini ama durmuyor,durduramıyorum.iyiside kötüsüde bana.
ansızın daldığım tatlı uyku arası gibi.istediğimde olmayacağını biliyorum. sen gelirsen anca öyle güzel olur bilirim ben istersem değil. ummadığım anda günün yorgunluğu gibi düşünmeme izin vermeden yastıkta bıraktığım iz . zamansız ama tadı güzel.öyle ol istiyorum.
kimseyi değiştirebilecek kadar gücüm yok benim. kimsede değiştirebilecek kadar güçlü değil beni.
ceviz kabuğunun altındaki zamana yenik düşen çürük kısımım ben. ne hayırım ne hayırsızlığım var.
uzun bir yaz gecesinden ziyade kısa bir kış gecesi ,belli belirsiz dumanıyla nefesinde o soğukluğu hissedebileyim...
ya da unuttuğumuz duyguları hatırlamak için zamanın kesesine göz dikmeyip olduğumuz yerde,dökülen yaprakların altından hiç çıkmayalım gün ışığına.

2012/09/15

sıradan birşeyler anlatıyorum

zamanın kaybettirdiklerini kazanmaya çalıştık bahçede. hamağa uzanmışken semaverdeki çayın fokurtusuna, baltayla kesilen odunun sesi eklendi.bu kötü değil iyi birşey.çardaktaki kahkalar biraz hüzün içersede herşey yolundaydı. hamağın ipiyle kendine oyun çıkaran kedi,sohbetin bile ortasına girip kendiyle ilgilendiriyordu.
kuzenimle hamağa hangimiz yatacak telaşından sonra çözüm buluyoruz.
hamağa ikimiz sığamayacak kadar büyüsekte o hala göbeğimde uyuyacak kadar küçüğüz. hamağı koparacaksınız seslerine aldırmadan uyuyakalıyoruz yarım yamalak rahatımızda.
soğuk bastırınca mecburen kalkıyoruz yerimizden.
uykumun geri kalanına devam etmek için odaya gidiyorum ardımdan minik patinin geldiğinden habersiz. uyku arasında üzerimde bir ağırlık hissedip kalkıyorum. minik pati çoktan üzerime yatmışta benim tek yatağıma değil uykuma bile ortak olmuş. ışığı açınca ikimizinde tek gözü açık şapşal ifademizle birbirimize baktık bir süre. sonra ben onu odadan kışkışladım.biliyorum uykusu benden önce kanacak ve yorgandan çıkan ayaklarımı bir güzel oyuncak yapacak kendine.
...
hamağımın olduğu,gecenin her saatinde bahçesinde nefes alabileceğim,ayaklarıma dolanan bir kedinin oyunlarıyla, müstakil derme çatma bir evim olsun istiyorum.
apartmanlar ve o sonsuz ihtişamınız sizin olsun.bana huzuru getirin sadece.
bunları niye mi anlattım. çünkü ben sıradan bir insanım ve bu sıradan şeyler benim çok hoşuma gidiyor.