2011/05/28

güldüm

küçükken yaz tatili gelsinde erken kalkmayalım..kuzenlerim gelsin koşup oynayalım diye nasıl heveslenirdim.oysa zaten hep tatil gibiydi hayat yine de yetmezdi. şimdi tatil yapayım diye beklediğim bir tarih bulamıyorsam büyüdüm demektir hemde eşşek kadar olmuşumdur.
geçen cafede çocuk kitabı okurken yakalandım.finlandiyalıların geleneklerini anlatan bir kitaptı kendisi pekte hoştu tavsiye ederim onların gelenekleri hakkında bir büyük çocuk kadar fikrimde oldu.gerçi garson bana ay sen çocuk kitabı mı okuyorsun diye gözlerini kısarak seslensede utanmadım sonuna kadar okudum bunlar çok güzel oluyor diyince o da ne var ben içinden eşek çıkan 3 boyutlu çocuk kitaplarıda seviyorum diyince hafiften sevinirken bende itiraf ettim onlara bayıldığımı.hala ayşegül okuyorum bazı geceler.koca eşek diyebilirsiniz ama yeterince büyümüş insan varken hiç niyetim yok mertebe mi yükseltmeye.

bu arala şöyle genel bir serzenişimde olsun;
insanlık olarak herkesin zevkinin ayrı olduğunu öğrenmeye niyetlenmeliyiz artık.sen elma seviyorsun diye ben armut yediğimde senden çokta farklı değilim aslında.

2011/05/20

yeni strateji''kadın''

bugün bir arkadaşımla konuşurken blogumun neden izleyicisinin az olduğunu aslında tamda izlenesi konular paylaşmadığıma bağladım.başka etkenlerde var aslında.
böyle aslında diyorum kadın& cinsellik gibi konulardan mı bahsetsem ?
ya da böyle cilt bakım önerileri.. kırılan tırnağa ,siyah noktalara çözüm?saç diplerinin erken gelmesi ya da boya sonrası saçınızı erkek arkadaşınızın nasıl anlamasını sağlarsınız falan?
saçlarını bile taramayan(kıvırcık ondan yahu düz olsa valla tararım) ya da ne bilim tırnaklarını kesmenin dışında bi işlem uygulamayan biri olarak bunu nasıl yapabilirim diye düşünüyorum...
kızlar yurdunda kalmış bir insan olarak güne 1 saat önceden başlayan saçlarını fönledikten sonra makyaj yapan ardından losyonlar falan süren tüm tanıdıklarıma inat 15dk da hazırlanan şu paspal halimle bunu nasıl yapabilirim?
bunca bilgiyi nasıl öğrenicem. saç tonları yerine resimdeki ton geçişlerinden mi bahsetsem? dudakların dolgunluğunu nasıl belli edilebileceğini ya da erkek arkadaşınızı etkilemenin 10 geçerli yolunu bulmak? yıllarca tek bir insanı sevip onuda elde edememiş biri olarak bunu başarabilir miyim sizce?zayıflamanın sırrını size söylesem şişman diyetisyen,aşk acısının çaresini desem çakma aşk doktoru olabilir miyim diye düşünüyorum.
saç rengini değiştirip soran arkadaşıma hep böyle değil miydi sorusunu yönelten ben.
okul projeleri için nalburdur,marangozdur gezmek yerine hem bazı bölümdeşlerim ve hem cinslerim gibi kuaför salonuna gitsem şöle bi tazelensem.spor salonuna gidip zayıflarken hocama aşık olsam.. strateji geliştirsem tüm kızlar toplanıp plan yapsak aslında?
içip içip aşık olduğum erkeğe mesajlar atsam sonra burda desem ay çok utanıyorum.utanmadan önce birine aşıkta olmam gerekiyor onu farkettim! hatta sonra stratejileri el birliğiyle yaparız burda şunuda dene bunuda dene gibisinden.hatta hiç düşünmediğim gelinlik modelinide düşünürüz birlikte bunca şey konuşulurda pembe rüya evlilik olmaz mı işin içinde!

ya da dolaba kadar yürüyüp bir soğuk bira alıp hangi ojeyi sürsem diye düşünmeye şimdiden başlasam mı? ya da bira konsepte uymadı şarap alsam mahzenden diye düzeltiyorum.
gözümü kör edip kendimden yeni bir ben yaratabilir ve sonra yüzlerce izleyici elde edebilirim belkide. Ben senin blogunu geçerim dediğim bir tanıdığımın bloguna baktığımda aradaki x6 farkı yok etmek için bu yola baş koysam gözümü karartsamda bi süre böyle mi yapsam diyorum kızlarrrr . off tanrım neler yapıyorum neler !!

2011/05/19

gülümse

ağacın dalından süzülen güneş gibi


aydınlatıyorsun yüzümü

ama ısınamıyorum sıcağında

rüzgar daha kuvvetli,bedenimde dolaşıyor

saçlarım yerlerinden çıkacak gibiler

kaybolup karışacaklar gibi

ellerimi başıma götürüp durun dercesine

yerlerine sabitliyorum

sonra bakıyorum karşımdaki rüzgar gülüne

göz göze geliyoruz sanki

birden durup bakmaya başlıyor...

O an içim acıyor

bedenim kendini bırakıyor olduğu yere

nefes aldığımı farkediyorum

acınında ondan olduğu belli

uzun zamandır almadığım bir tat bu

içimden ağır ağır geçerken

tüm duvarları kırmaya başlıyor

duvarların sivri yerleri batıyor gırtlağıma

ağzıma kan kokusu geliyor

ama bu mutlu bir an

gökyüzünün maviliğini bastıran gün ışığı

rüzgarla dans etmeye başlıyor

ayakta izlenesi bir dans bu

gözleri kamaştıran bir parıltı

bu mutlu bir an...


uzun zaman sonra alınan ilk nefes


ağır ağır bulurken yerini


huzura kapıyı aralamış insan


süzül odamdan içeri sessizce


hem son hem ilk defaymış gibi


gülümse bize rüzgar gülü

2011/05/15

mutsuz olalım,ne var!

bugün milliyet gazetesinde can dündar'ın yazısını arkadaşım oku dedi ve okuyunca mutsuzluğu ne çok önemsemişiz onu anladım...
biriyle sevgili olurken bile sonunda ya mutsuz olursam ? üniversitede bölüm seçerken ya sonunda mutsuz olursam?bir işi kabul etmeden mutsuz olursam? vs. vs.. ne çok düşünmüşüz aslında...
incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle en çok kendi kendimizi mutsuz etmişiz,mutsuz olurum derken.
sevdiğimizin yanına gitmek için bile mutsuz olurum belki sorusuyla kendimizi yemişiz.
aslında bırakabilseydik bazen kendimizi akışına sen gelmiyorsan ben gelirim diyebilseydik korkmadan.mutsuz olabilirim ama ben bunu yapacağım sonuna kadar gideceğim diyebilseydik...
bazen mutsuzluğu bile doya doya yaşabilseydik...
kendimizi niye bu kadar sabitledikki hayatın kemeriyle...
sevdiğimize bile ağız dolusu seni seviyorum diyemedik kimi zaman korktuğumuzdan..
korkacak ne vardı oysa,kazanmadan neyi kaybedebilirdik bunu çözemedik sanırım...
eskiden insanlar kafasına koymuşlar ve umurlarında bile değildi mutsuz olmak çünkü onu yaşarken mutluydular.biz bunu yapamayan bir kuşak olduk mutluluğa diz çöken insanlarız aslında... bir sürü bahanelerimiz var mutsuz olmamak için...
eski aşklarımızdan aldığımız dersler,eski hatalarımızın bize öğrettiği doğrular,büyük şehirler ,küçük kasabalar bizi mutsuzluktan uzaklaştıracak herşey bizim yıkılmaz kurallarımız
aslında mutsuz olsaydık mutluluğun içinde

sevdiğimiz meslekte mutsuz olsaydık

en sevdiğimiz insanın yanında mutsuz olsaydık

bisikletten düşüp dizlerimizi kanatsaydık

yerimizden kalkıp o tatlı acısıyla ovuşturmayacak mıydık yaraları?

dilimizin ucuna sürülen bir parmak tadındaki mutluluk yerine

bal kavanozunun dibini görelim

sonunda dibini gördüğümüzde mutsuz olsak bile

mutsuz olalım,ne var!

2011/05/14

!

yaşamana izin vermeyen insanların arasında devinip duracaksak neden yaşamak için çaba harcıyoruz.birileri her zaman her yaptığımızı beğenmeyecek aptal diye nitelendirecek bazen aman o mu bırak muhabbetleri. ama öyle insanlarki yüzünüze bakıp bunu söylemeye cesaret edemeyecek cinsten.bir sürü arkadaşım bir sürü arkadaşımın arkasından atıp öylede güzel konuşuyorki hep bu durumun mide bulandırıcılığını yaşadığımdan insanlarla muhabbetimi sınırlı tutmuşumdur.Günlerce tek bir insanla bile konuşmadığım olmuştur.Yüzlerine söylediğimde ya alındılar ya aptalca buldular ya da gittiler ama birbirlerinin yüzüne söyleme cesaretinde bulunamadılar.Bende o insanlara hiç ilk defa tanırcasına masum gibi bakamadım.keşke okuyarak görerek zihinler açılabilseydi keşke insan olmak öyle kolay olsaydı.matematiği bildiğimiz ya da iyi resim çizdiğimiz için iyi insan hatta sadece insan bile olmak mümkün değildi belkide anlayamadığımız yer buydu.Dünyadaki her insan kötü bi siz iyisiniz herkes entel kuntel giyiniyor bir siz böyle olmadığınız için adamsınız insansınız.yazsamda anlatamıcam konuşsamda bunu yapamıcam.

sadece bazı şeyler çabuk olup bitsin.

ve ben artık kendi yolumda olayım.

2011/05/13

birgün

yanmışım sıcaktan.. kontrolsüz adımlarla dolaba ilerliyorum bir soğuk bira bulacak gibiyim... elime aldığımda avucumdan cossss diye ses gelişi içimi o an rahatlatmaya başlıyor...
tezgahın kenarında kapağını bırakırken uzun bir soluk alıyorum...
sonra o yumuşak koltuğa kendimi bırakıp ayaklarımı sehpaya hızlıca atıveriyorum...
televizyondaki michael jackson konseri açıp yüzüme eblek bir ifade yerleştirirken dünyanın en mutlu insanı oluyorum...

bunu istediğimi biliyorsun değil mi?

şizofren değilim geniş düşünüyorum.

2011/05/08

An'Lar bizi anlar

bugün pek çok pek eğlendim. Yeni insanlarla tanıştım aynı fikirde olduğumu görünce daha bir mutlu oldum.Uzun zaman olmuştu böyle insanlarla konuşmayalı.Bahsettiğim insan bir cafede çalışan ya da işletmecilerinden.Muhabbeti pek keyifliydi.Hele kendi mesleğime bu kadar
yakın insanlarla tanışmak daha bir sevindirdi gerçi gelecek hayallerimi biraz sarstı ama olsun.
bu arada kitaplardan birinede küçük çocuk gibi not düştüm gizlice kim bulursa artık onu.
hala telefonsuz hayatım devam ediyor.Kontörlü sabit telefonlardan ulaşmaya çalışıyorum.Ulaşamayanlara ise bulunduğum mekanların sabit telefonlarını veriyorum.Bu arada bugün bir altlık daha aşırdım bende yoktu.pek güzel oldu bende pek mutlu oldum.

mutlu An'lar bizi anlar.

2011/05/06

pek eğlendim ya ben

telefonum bozulunca uzun zamandır istediğim telefonu hayatımdan çıkarma projemde gerçekleşti.Arkadaşlarla buluşurken beni biraz zorladı akbil büfesinden kontörlü telefonla falan ulaşmam gerekti biraz nostaljide oldu hani.

sonra karaköyde hırdavatçılar olsun cam ustası olsun okul projesi için yine ustalarla görüşmelerimiz oldu.Ustalar bizim için pek önemli.

sonra galatadan yukarı çıkıp takı dükkanından uğur getirsin diye baykuş küpe aldım.yani o kolyeydide ben kolye takmıyorum tek küpe yapabilirmiyiz dedim kırmadılar.uğur getirsinde güzel sanatları kazanıyım dedim bir nevi toteem canıımmm...

müzik dükkanlarınada uğramadan geçmedik. Arkadaşıma keman baktık bende mızıka kitabı sordum.Adamları yaptıkları kemanın sesi pek güzeldi onuda diyim...

Asıl güzel şey ben bugün uzun zamandır gitmeyi istediğim ama kimseyi ikna edemediğim yalnızda bir yolumu düşüremediğim tezgah kitap cafeye gittim. Pek güzel bir yer herkese tavsiye olunur.galatasarayın hemen alt kısmında.

böyle tam kıvamında bir yer.kitaplar falanda var.Atlık çalıcaktım ama istemeye karar verdim.Bana 3 tane daha altlık verdiler farklı farklı daha bi mutlu oldum.Reklamlarını yapmayı borç bildim yahuu.

heee bu arada geçen bahsettiğim balıkları almaktan bir sürelik vazgeçtim. fanusta beslemek istiyordum.İlerde akvaryuma geçerim diyordumki erken ölme sebeplerinden biride buymuş.Evim olunca artık bir akvaryum alırım küçüğünden,o zaman beslerim şimdilik uzaktan uzaktan bakarım.Bencil oluyorumda bazen onları öldürecek kadar da değil.

son birşey daha hidrellez için gül ağacı bulamadık şehirde bende gül ağacı çizdim hepiniz içinde toplu bir dilek diledim.batıl inancım olmasada hidrelleze inanırım küçüklükten.
Şimdilik bu kadar bu aralar böyle de günlük kıvamında yazasım var.

2011/05/05

yaz dersen bana

böyle güne yarı uykuyla başlarken bi ağaç altındaki cafeye çağırılırsın.hadi kalk çay falan içelim poğaçada alırız pastahaneden der (ler ) ve uyanıp,terliklerini giyer çıkarsın evden...cafenin girişinden başlarsın günaydınlara bazen tek bir günaydın çıkar ağzından tüm insanları içine alan.sonra hiç konuşmadan oturursunuz uzun uzun...çay kap gel içerdekilerin işi var dersin girip cafeye kendi işini kendin görürsün.. gazeteler okunur sıkılınca tavlaya kucak açılır kalabalıklaşırsan okey kendi gelir masaya...
hadi ya denize gidelim dersin kalkar denize gidersin zaten omzundadır havlun... yüzer dönersin aynı yere...bir fruko içelimde serinleyelim havasındadır herkes.
sağından solundan koz bende ,rıfkı,battın diye sesler yankılanırken adını bile bilmediğin pop müzik sesleri gelir fondan...oturursun bazen kahkaha atmaktan karnına ağrılar girerken bazen susarsın. konuşmak gerekmez her seferinde... eve gidersin üstünü değiştirip yine gelirsin aynı yere ya da yeşillik içendeki japon erikli bir cennete... ordada koca bi iyi akşamlar dersin sırnaşırsın iki. çayını alır oturursun kenara yine konuşmazsın gerekmez çünkü cümleler bazen.. uzun soluklu susarsın birden alakasız bir cümle kurulur ve üstüne tüm gece harmanlanır...
sıkılır bisikletini alır gider sonra yine dönersin... bu sefer alkole gelir sıra.. içer,söyler,koşar arada bulaşık yıkar ya da kendini domates dilimlerken bulursun...
sıcacık yüreklerde ısınırsın ,bazen soğursun... ''mutluluk'' bu dersin
yeşil sandalyede otururken '' şu an burada ölebilirim '' cümlesi geçer içinden bazen dışarıya vurursun.tebessüm gelir bazen hiç bişey söylenmeden üzerine yeni cümleler kurulur...
seversin,kızarsın,özlersin ama hepsinin tek anlamı ''mutluluk'' kelimesindedir.
tadı damağında kalan geceler olur bazen erken sonlandırırsın ama aklın orada kalır...
aşklar yaşarsın aşkları izlersin... uzun gecenin ardında sarhoş olamadıysan hala bakar,güler ve bisiklete binip bırakırsın tüm sırları yol kenarlarına...
ya da geri döner hadi bir çorba ne bilim bi etli pilav yiyelim derken bulursun kendini...
tarifi zor mutluluklardır bunlar benim için...

yaz dersen bana küçük bir kasaba derim sana herkesin bilmediği

mutluluk dersen bana uzun uzun susabildiğin insanlar derim sana

işte biz bunları artık zor yaşadığımızdan yaz gelmiyor ya evimize

bahar nerde?

yahuu bu havalar niye düzelmiyor. bi en sevdiğimiz mevsim baharı yaşamadık.şimdi bunu atlayıp bir de kavurucu yaza giricek..benim mis gibi baharım nerelere gitti?

bunları biliyordunuz

peki bunu biliyor musunuz?

ben pek güzel melemen yaparım.

2011/05/02

bende bunalıma girebiliyorum!

evimi özledim
annemi özledim
odamı özledim
yatağımı özledim
bisikletimi özledim
deniz fenerini özledim
balkonu özledim
yalnız kalmayı özledim
eğreti durmamayı özledim
boşa çabalamamayı özledim
bişeyleri anlatmamayı özledim
birilerine bağlı olmamayı özledim
ayaklarımı uzatıp film izlemeyi özledim
sabaha kadar sokakta durmayı özledim


özledim


özledim


özledim


kendimi bile özledim

2011/05/01

en güzel cümlesini kırmızı yazdı insan

hürriyetin reklamları döndükçe evdekileri özlemem iyice artıyor.annem kahvaltıyı hazırlar babam fırından pide alır yada özel yaptırmışta olabilir.sonra trtde kovboy filmini açar.dehşet mutlu bir aile olmasakta birbirimizi seviyoruz.evi özledim bir hafta kaçmak lazım bi ara.
bugün kalktık bizde güzel bi pazar kahvaltısı yaptık.kahvaltı sonrası biraz hırpalandım çünkü günebakan arısı aldım dün ama sanırım bozuldu yapraklarını kıpırdatmıyor.bide artık kedili şişem var arkadaşım almış pek mutlu oldum.
yakında erken ölür demelerine aldırmadan 2 tane balık alıcam.biri turuncu biri ya siyah ya beyaz olacak.adını tam belirlemedim edi büdü koyayım diyorum onlar gay koyma diyenlerde var.hayvanlarla aramdaki husumeti azaltmaya çalışıyorum.vahşilerden hala tırsıyorumda sakin olanlarla aram gayet iyi dün köpek sevdim alışıyorum sanırım yavaştan.
bir arkadaşımın işten kovulmasını diledim.nefes alsın mutlu olsun belki yaşaması gerekenleri güzelce yaşasın istedim.ben istanbulu sevenlerdenim ama sevmeyenler gitsin soluk alsın.nefes almak önemli.. kadıköyde barlar sokağında Lâl diye bir yer var gidin oraya böyle güzel kısa soluk alma yeri.içki içebilir ya da kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
bu hafta kursa gitmediğimden pazar gününü evde geçirmenin mutluluğunu uzun zamandır tatmayan biri olarak pek neşeliyim.
şimdi gidip odayı düzene sokucam,sonra biraz karikatür dergilerimi kurcalayıp,mızıkamla uzun zamandır ilgilenmedim bunu dün farkettim ona vakit ayırıcam,her zamanki değişmez durumum son olarak çizim yapıcam.mutlu bir pazar geçirebilirim diye umuyorum.
belkide çıkar dışarı dolanırız şimdi tam kestiremedim.

mutlu pazarınız değil umarım mutlu pazarlarınız olsun.mutluluk sahte yapıldığında eğreti duruyor ondan gerçek mutluluklar yaşayın.