2011/06/30

olsun varsın

yazları şehirler ne sıkıcıdır.denize hemen gidemez ağacın kenarında uzanamaz insan.deniz kenarındaki parklarda insanlar üst üste otururken et kokar her taraf.şehirin insan parfümleri gider et kokar hafta sonları.otobüsler ter kokar binen hoş kokulu insanlara koku değişsin diye özenle yer açılır o sıkışıklıkta..
toprağın kokusunu duymak isterim işte o an
deniz kenarında oturup çizesim gelir benim.karikatürler,kablolar,vidalar,insanlar,ot,böcek...
uzun uzun hikayeler yazasım gelir hayatın içinden,
balık tutasım,uçurtma uçurasım,bisiklete binesim gelir...
içimde yer yerinden oynar sevinirim güneşi görünce çocuk kitapları çizip yazasım gelir...
herşey artık yoluna girsin,sevdiklerim olsun,vazgeçemediğim kalemlerim hep aynı yerinde dursun çantamda... kaygılarım kaybolsunda ben sırtıma çantamı alıp bozcaadaya gideyim ansızın bir yaz günü...
korkularım gitsin kucağımda bir kedi uyusunda büyüsün...
size uzun uzun atlamıyımda bir bakışımda anlayın tüm kalbimdekileri...

2011/06/25

iz(im)

çocukluğumda pencereden dışarı bakarken
dev bir yeşillik görürdüm
içine kuşlar girerken ormanın
ben dev canavarların olduğu hikayeler yazardım
arkadaşlarıma kötü davranırsam
beni sevmezler diye düşünür
sesimi bile yükseltemezdim
ağlarken nefes alamaz cümlelerimi yarıda bırakırdım
çocukkende kimseyi izlemezdim
ben kendi dünyasını keşfeden küçük insan
bazen kaptan bazen pilot olup çıkardım odamdan
küçükken susmazdım ya
arada nefesim kesilince tamamlayamadıklarımı
şimdi tamamlıyorum yeri geldiğinde...
günbatımında derme çatma bir iskele,
çocukken yoktu yerinde
kağıttan gemiler yapıyorum orda
gözden kaybolduklarında üzüldüğüm
güneşe biramdan ikram ederken
son gün ışığı gözlerime vuruyor
kafamı çeviriyorum sola doğru
iki tane karganın aşkını görüyorum
inandırıyorlar hala birşeylerin bitmediğine
izinden gitmediklerim her fırsatta
nefretlerini döküyorlar eteklerinden...
gülmeden edemiyorum..
onlar gibi akıl verirken buluyorum bazen kendimi
dilimi ısırıyorum konuşmam kesilsin diye
aklım yerine gelince,
izlerimi siliyorum...

yeterince aynı kapıya çıkan yol varken
yeni kapıların keşif zamanı şimdi
yaşlı bir kadının uçurtmasını ayıplıyor komşu teyzeler
oysa çocuklar için mi tüm uçurtmalar
zamanı geçen anıların yoluna
zamansız gelen anlar dikiliyor
kimsenin izinden gitmemeli insan
ara sıra adres sorduğu insanlar olsada
kendi ayak izleri(m) olmalı dünyada
kimsenin bilmediği bir yolda

2011/06/24

sisteminize koyayım

isyan etmek gibi şeyleri pek fazla sevmiyorum ama hayatımın son 2 yılının içine eden şu eğitim sistemin ağzına ediyim.o derece sinirleniyorum.ben günlerce sabahlara kadar uğraşıyorum proje bitirmek için millet yan gelip yatıyor son gün yarım yamalak bir proje verip dersten geçiyor.bunların içinde benim sevdiğim arkadaşlarımda var ama arkadaşlıkla sistemi ayırdığım anda canım sonuna kadar sıkılıyor.ben fizikten kaldığım iiçin okulu uzatıyorum adam endüstriyel tasarım dersinden 5 kredilik bir dersten elini kolunu salllaya sallaya yarım bir projeyle geçiyor.ben niye çiziyorum ben niye maket yapıyorum teknik çizimiyle cebelleşiyorum tam bir proje vermek için bu kadar mücadele ederken bana verdiğin 95 puanın anlamı mı var istersen 100 ver.sizin tasarımcısın demenizde ruhumu okşayıp götümü kaldırmıyor.ben fizikte zorlandığım için tasarımcı olamıyorum ama senin bölüm dersin olan tasarımı yapamayan adamlar tasarımcı olabilyor.haklısınız böyle bir sistemde yaşıyoruz dayın varsa hayat beceriksiz olsanda güzel.ben seneye gelir köyüme dönerim kendi kendimi yerim bişey olamıyorum,onca emek verdim diye ordan başka biri çıkar çok iyi yerlere geldim diye.gelin lan gelin sonunda bulduğum ilk fırsatta ülkenizide terk edicem.beyin göçü neden varmış bu ülkede.soktuğumun sistemi!

2011/06/23

geçer zaman acımaz

eve geldim ya oturmuş ortalığı kurcalıyorum.eski çizimlerimden falan alayım dedim.ne çizimlerim varmış yeteneklisin derlerdi birde inanırdımda.gerçi bir kısmını göremedim büyük olasılıkla babam çoğu şey gibi onlarıda atmıştır.hikaye biriktirmeye pek fırsat tanımadığından azla yetineceğim artık.uykusuzlarımında bir kısmı kaybolmuş bu arada oda gözümden kaçmadı!hatıra defterlerini buldum pek sevmezdim ama tüm arkadaşlar tutunca bende özenmişim ama çok fazla insan yazmamış çok arkadaşım yoktu zaten küçükken odada oturup bunalım bunalım takılan bir anda coşan problemli bir çocuk.arkadaşım aynen şunları yazmış'' sen çok iyi birsisin.herkesle kaynaşabiliyorsun  fakat bana kızma ama çok alıngansın ama insan gerçek bir arkadaşa ihtiyaç duyarsa o zaman böyle şeylerin önemi yok.senin gibi hiçbirşeyden sakınmayan kişiler pek bulunmaz bence...vs.. mutluluklar maniler:) '' hem övmüş hem yermiş bu arkadaşım ne yapıyor şimdi onun hakkında fikrim bile yok alınmış ve küsmüşüm sanırım hahaha. annemle babamada yer ayırmışım ama yazmamışlar insan iki sevgi cümlesi yazardı =) birde iki tane hatıra defterim var aynılarını bazıları onada yazmış güllü falanlar :) bir tane daha vardı o ilkti üzerinde tayfun vardı sanatçı ,onun resmi vardı bayılırdım defterden çok tayfuna önem verirdim ama asıl onu kaybetmişim.yukardaki gibi bir fotosu vardı defterin üzerindede.hadi yine iyisin tayfun unutulmadın=)saçlarını toplamış jölelemiş lise halleri tüm geçmişim 1 saatte gözümden geçti gülmeden durmam imkansızdı ama o zaman onlar modaydı napalım evladım hehehe bende öyle bir paylaşayım hatırlamışken dedim hepberaber güleriz belki sizinde bu yazıdan sonra canlanan anılarınız olur.

mimmimimimim

mim sevmesemde seni kırmam imkansız gibi =)
Dile Benden Ne Dilersen Sahip " Dese, Bir Tek Dilek Hakkınız Ve Düşünmek İçin de 1 Saatiniz Olsa;

1) Ne Yaparsınız ?
ilk aklıma bir dilek gelir şu an gerçekleştirmek için çabaladığım tek şey ama zaman dilimi 1 saat olunca 2 dk bile düşündüğümde asıl dileğim gelir aklıma.
 2) Ne Dilersiniz ?
çok klasik birşey olabilir ama ailemi ölümsüzleştirmeyi isterim.diğerleri elbet olabilir bir şekilde ama bunun için tek dilek hakkımı kullanırdım.bu geçersiz olursa tabiki mimar sinanda entas okumak ilk dileğim olur:)
bende böyle bir insanım işte

2011/06/22

kağıt gemi

karanlık çoktan çökmüştü üzerime
gün ışığı yolunu çevirir oldu beni gördüğünde
aynadan görmeye çabaladığım yüzüm yabancı
saçlarım şekilsiz dikenlerini batırırcasına
toparlamaya çalışıyorum seni görünce
oysa çarşafın üzerindeki kan lekesi kadar değersiz
yolda ayağına takılan taş kadar can sıkıcı...
zamanı geçmiş,
yıllanmış bir özgürlük kafesi...
küflenmiş açık kapısı
kemikleri kalmış o kuşun.
avuçlarımda çocukluğum,
iskelenin kenarında diz çökmüş
bir kağıt gemi içinde salıyorum ruhumu.
adını fısıldıyorum...
yolunu tarif ederken,
kayboluyor göz önünden ...
ayağa kalkıp bakıyorum
milyonlarca batan gemi arasında
takılmış bir balığın yüzgecinde
dibe inerken,
kaptanın son selamına karşılık veriyorum

2011/06/20

ben severim insanları


eveet eve birkaç gün için bile olsa gelmek muhteşem birşey!kendi yatağında uyumaksa anlatamam bile.pazar kahvatısı yapıldı babam uzun uzun gelecek planlarımı tartıştı sanatın yetmediği ve hala ona göre doğru dürüst meslek olan memurluk fikrine devam ederken mutluydum bu an sinirimi bozsa da onların yanında olmayı özlemişim.son günlerde okuduğum bir kitap var patti smith çoluk çocuk bunu okurken sanat için,hayaller için yapılan onca şey karşısında iyice yüreklenip vazgeçmiyeceğimi anlamıyordu.çok çabalamadım zaten mutluydum anı bozmam imkansızdı.bunu yazarken odama giren ve kanatları olağanüstü olan kelebek sözüme destek olurcasına koluma kondu.
arkadaşlarla oturuldu eğlenildi.herkes evlenmiş bazılarını o şimdi evli rahatsız edilemez diye daha ortalama kasıcı saatler seçtim aramak için.yaşımın geldiği ama hala evlenmediğim,bu fikre olan soğukluğum ayıplandıktan sonra zaten bulamadığımdan sıcak bakmadığım fikrine doğru uzayan bol kahkahalı anlar yaşandı.zaten şişmandım ve evlenmek zordu.aşık olacak insan bile bulamazken şişmanlığa bunu bağlamak.zayıf olsam aşık olabilecek miydim?aşık olmaları değilde benim olamamam daha dişe dokunur sebepti oysa.ben zayıflarken etrafımdaki insanlarda değişecek sanırım.
aşk taktiklerini izledim.ben taktikten ve aşktan anlamıyormuşum diye sözüm bile geçmedi ama epeyce bişey öğrendim.kıskanmak,merak etmek naz falan önemliymiş.ilgisiz olmayacaksın.bazen ayakkabılarımı bağlayamıyorum gibi durumlar olmalı he.erkekler işe yaradıklarını onlarsız bişey yapılamayacağını görmek isterlermiş.sihirli parola buymuş!
gece olurken erkenden kapatılan yerler ve eve çekilen , kocasının,sevgilisinin yanına giden canlarım sayesinde üç yol ağızında öylece kaldım kaldım bir kedi gördüm sanki dedim ve yanıldım bisikletimle tekelden iki biramı alıp balkonlara vurdum kendimi.dayanamayıp salçalı tost yaparken "yalnızlık ömür boyu" diye mırıldandım. annemi öpüp uzaklaştım dünyadan.
şimdide yatıyorum.
evlenmeyin lan yeter artık
ya da ben değişeyim biraz..
önce zayıflasam,sonrada sorsam
yoğurt sıcak,yersem dilim yanar aşkım
yoksa süt müydü o!

2011/06/18

giderse ruh

bir masal yazmak istiyorum hep sana
gri ahşap zemini olan bir ev
bordo içine gömülen bir koltuk
yerlerde kitaplardan kuleler oluşturduğun
birkaç çocuk masalınıda ekliyorum aralarına
en görülebilecek yerlere
sevdiğin içki şişelerini özenle sakladığın bir köşe
eski arabaların,antinkuntin birkaç eşyanın bulunduğu bir ev
kapının girişindeki iki bisiklet
sadece sağ üst çekmecesi olan bir ayakkabılık
içine yedek anahtarı koyacaktın
öyle demiştin bana...
müzik kutularının hepsini kurardın özenle
onlarla uykuya dalmak isterdin hep
tavanından uçurtmalar sarkan bir oda
mutfağında star wars ekmek kızartma makinesi olacaktı
okuduğum kitapta ruhu kaçar diye uyuyamıyordu küçük kız
sanırım sen de beni terketmeye niyetleniyorsun
korkuyorum ait olduğun yerden gideceksin diye
uykularımı alıyorsun benden
gitmek düşüncesini yayıyorsun bedenime
bu aralar aklımı bulandırıyorsun ruhum.

2011/06/05

adını sen koy!

aralıktan içeri giren
anne eli tadında usulca okşayan
rüzgar gibi huzur!
yavaşça süzülürken
iç ferahlatan,
bir yudum soğuk suyun
hızla dağılışı
işte o an mutluluk!
arayıpta bulamadığım
hiç ummadığım anda köşeden çıkıp
içimdeki boşluğunu anımsatan
en ummadık şey özlem!
yolda hiç tanımadığın birisiyle
sanki yıllardır tanışıyormuş gibi
göz göze geldikten sonra
yüzündeki tebessüm hissetmek!
küçük bir çocuğun yanına gelip
yetişebildiği tek yer olan
dizlerine sıkıca tutunup,
kalkmaya çabaladığı an güven!
bazen çok fazla şey ister insan
en yakındaki şeyleri görmemizi engeller
kolaydır aslında yaşamak
zorlaştırmaksa;
 kendimize oynadığımız bir oyun!

2011/06/03

kırmızı gün!

bugün kırmızı gün;
uyandığımdan bu yana bloguma bugüne dair bişeyler yazmak istedim.sonunda bugünün kırmızı birgün olduğuna karar verdim.oysaki hava biraz bulutlu ama benim içimde kırmızı!
güzel gün bugün tadını çıkarın sonuna kadar..
çalışıyorsanız,sınavınız varsa,sevgilinizden ayrıldıysanız,domates doğrarken elinizi kesmiş olsanız bile tadını çıkarın çünkü baldan tatlı bugünün tadı sonra pişman olabilirsiniz!
eğer bisikletiniz varsa gidin nefesiniz kesilene kadar pedalları çevirin,yanaklarınız güne uyum sağlasın.
mutlu olun bugün her ne şekilde oluyorsanız.koşun,zıplayın,öpün gidip sevişin her ne biçimdeyse mutluluğunuz öyle yaşayınki tadı damağınızdan silinmesin bugünün.
mucizeler bekleyin bugün kırmızı mucizeler sizi bulacaktır!pozitif birgün bugün mutlu olmam için geçerli sebepleri olmayan ama beni mutlu eden gün bugün!
kırmızı gün!

2011/06/02

duvar(-lar)


duvarlardan kaçıyorum
duvarlar kuruyorum kendime
bir martı çığlığında hatırlıyorum
geçmişten kalma birkaç küçük anıyı
dönmek içinse çabalamıyorum artık
geçmişin üzerine dikilen mezar taşı
adım soyadım...
ölüm tarihim henüz kazınmamış
hiç bu kadar kolay olmamıştı yalnızlık
bunca kalabalığın ortasında...
duruyorum...
ben susuyorum,
sen konuşuyorsun...
sonra...
ben konuşuyorum,
sen gidiyorsun.
kalıyorum yaya geçidinin üçüncü çizgisinde,
boyumdan uzun insanların ayak karmaşasında...
kaldırıma çıkan çocuk misali,
büyütüyorum boyumu parmak uçlarımın sızısında.
duvarlar üstüme geliyor daralıyorum,
nefes alamadıkça duvarlara sarılıyorum...
kaçarım ben duvarlardan
geçer zaman; duvarlardan yuva kurarım
sen dinleme beni saçmalayacağım
iki tuğla koy ayak uçlarıma
sonra dokunma git
 duvar(-lar) kuracağım.