2010/06/22

sarı sayfalar

bir vagon düşünün... içi öylesine kokuyorki
nefes almak ne mümkün
küflenmiş kilit kısmı,
belliki uzun zamandır dokunulmamış.
üstünde fazlaca gözyaşı...
yinede bunca yıla rağmen çok sağlam
vagonun sol köşesinde tırtıklı bir delik
zamana dayanmak,
bedenin her yerinde bir değil.
o boşluktan sızan ışık süzmesi
toz zerreciklerinin hızla hareket edişleri
keşfettikçe içimde garip bir his uyandırıyor
heyecanlanıyorum sanırım...
aslında buna mutlulukta denilebilir.
koskoca bir yalnızlık diye düşünmüştüm
üzülmüştüm hatta içten içe
ta ki görene dek.
içinde yaşam bulmuş papatya
evet imkansız gibi
bu bir mucize olmalı
anne karnındaki bebek gibi
ruhu derinden etkileyen.
diğer bir ışık süzmesinin rehberliğiyle
gözlerim diğer yöne kayıyor
orda kıvrılmış yatan kedi yavruları
boncuk boncuk gözleri bana yöneliyor...
birden artık o berbat kokuyu duymamaya başlıyorum
uzaktan o kadar kötü görünen vagon
içindeki harikalar diyarının kapılarını aralarken
aklımdan geçen o düşünce...

birileri hikaye değilde hikayelerin yazıldığı
sarı sayfalar olmalı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder