2011/11/29

bir milyon kafa

bu aralar yığınla yapmam gereken şey var.. çizimler ,çizimler ,çizimler..
tabi bunlarda ayrıldı artık içinde okul ödevleri,hayat ödevleri,iş ödevleri...
bense bunları yapmak yerine tüm hafta sonu oturdum oyun oynadım,yattım ters döndüm.. film izledim. kafamı diğer tarafa çevirdim dizi izledim... bu arada yalnız başıma kimseyle görüşmeden en az 1 ay yaşarım.ev arkadaşım nefret etti benden o derece kendi içimde yoğundum...sonra yemeksepetine dadandım.. öncesinde pizza ,gecenin bi yarısıda sufle söyledim. getiren adam beni görünce bi bıyık altı güldü vayy şişko dayanamamış söylemiş tatlıyı.nerene yiyeceksin daha yıh yıh
tabi bu durumun dalgasını geçerken bir yandan suflenin çikolatasına gömülmüştüm ben.şu sufleleri büyük yapsalar ya biraz daha!
sonra bugün yine yapmam gereken işlerden ziyade boş uğraşlarımdan biri odamda bulunan 2 tane meyve sandığını kırmızıya boyamak oldu.güzelde oldular hani.. renk geldi benim küçük yaşam alanıma.
he birde insanlık olarak beni ruhsuz ve duygusuz ilan ettiler. tamam bende güzel bir insan değilim ama birşeyler hissebileceğin biride çıkmıyorki karşına.platonik falanda yok tamamen duygusuz bir insan olarak geziniyorum ve hala aşık olabilen ya da yüreğinde kıpırtı olan insanlara yeminle özeniyorumki etrafım aşk yuvası mübarek herkes bi sever durumda.
hayır insanın platonik sevdiği olduğunda bile bi stratejisi oluyor.adrenalin ama bizde oda yok yavrum.biliyorumki şu son cümleyi okuyan bir iki arkadaşımda aynen yahu dediler.adımdan daha çok eminim...
neyse yatayım ben.odamda tiner kokuyor zaten kafam bi milyon oldu.

2011/11/20

gibi

anlamış gibi yaptım..
başıma gelmemiş bir olayı nası anlayabilirdim.
hissediyorum dediğim kalbimle bile hissetmiyorum oysa
beynimin yaptığı oyunları kalbime yüklüyordum ki
daha duygu yüklü olsun tüm söylediklerim.
denizin çığlıklarını duyabiliyorum
ama ne dediğini anlayamıyorum
anlamış gibi yapıyorum.
kendim cümleler kuruyorum onun adına...
seni seviyorum ama ne hissettiğini anlayamıyorum
sadece anlamış gibi yapıyorum,
aptal gibi görünmek istemediğimden...
ama iyice aptal gibi görünüyorum..
seni hissedebiliyorum
bana dokunduğunda ya da benim sana.
o an bile içinden geçenleri anlayamıyorum
sadece anlamış gibi yapıyorum...
kötü bir haber alıyorum
çok üzülüyorum,başıma gelmiş gibi.
kendimi onların yerine koyuyorum
anlamaya çalışıyorum..
kendimi bile kandırıyorum anladığıma
ama anlamış gibi yapıyorum.
ve herkesin dediği gibi yüreğimde hissediyorum
oysa bu oyunları beynim yaparken
daha hisli olsun diye elimi kalbime götürüyorum.
anlamış gibi yapıyorum...

2011/11/18

bir zamanlar

atlı karıncaya binmedim ben
okumadığım çocuk kitaplarıda oldu
hiç alerjim olmadı mesela
burun kıvırdığım şımarıklıklarımda.
annemi uzaktan saçlarından tanırdım,
babamında gelişinin habercisi anahtar şıngırtısından.

2011/11/10

acıdım kendime

terkedilmiş bir kız çocuğu
dizimde ağlarken
kendime bakıyorum o an
ağlamamak için çabalıyorum
fakat kendime acıyorum.
saçlarımın bukleleriyle oynarken
uykuya dalıyorum  çocuk gibi
her gece yıldız tutup
sonraki gece yerini kaybediyorum.
ucuz bir kazağın içinde
değerini biçemediğim ruhumu koruyorum
karanlık sokaklarda
yalnızlığın tedirginliğinde
adını geçiriyorum içimden
artık hissedemediğim insanlar
ayrıntılarını aklımda tutamadıklarım
bakıyorum yüzlerine
önemsiyorum sanıyorlar
gözlerim dalmış bilmiyorlar
konuşuyorlar soluksuz
hataları hep başkası yapıyor
dinliyorum...
bir iki cümle sarfediyorum
çekiliyorum içime..
biliyorum anlamayacaklar
anlattıklarımı duymuyorlar
konuştuklarına kaptırmışlar
doğruyu yanlışı bilememde
acıyorum kendime
sebebini kimseye söylemeden.

2011/11/04

anlam

bir ölümü anlattı bana
tenim ürperdi
sonra alıştım sanırım
sıradan birşey gibi dinledim
ama o ölümü anlattı bana

konuştuk

yüzün belirsiz
haklısın
bende sana anlatmak isterdim hayatımı
bir solukta..
aslında anlatabileceğimi sanmıyorum
öyle bir sürü saçma cümle kurabilir
ama kendisinden nasıl bahsederki insan
yüzümdeki çizgiler
alnımdaki yara
karanlık bir geceden
belli belirsiz hatırlıyorum
ama boşver bugün konuşmayalım
sen anlatmayı dene
ama anlatmak istemediklerini zorlama
dursunlar yerlerinde...
iki bira alıp geleyim mutfaktan
sakın bir yere kaybolma!
seni çok özlemişim
sanki uzun süre oldu gibi
sende kağıt gemileri sever misin?
evet bende severim kedileri
bunca zaman yalnızdın demek
değiştirmek istedikleri için kaçıp
sonra bambaşka biri olduğundan bahsetmiştin
cümlelerini ezberliyorum bu aralar
uyumadan önce okuduğum bir kitap gibi
zihnimden geçip duruyorlar
hayır ilk defa böyle olmuyorum
daha öncede olmuştu.
sadece kendine sar ben kullanmıyorum
tuvalet koridorun sonunda
evet benimkide bitti
...
yo susmadım
küçük bir gezegende yaşıyormuş
bir çiçeği fanusla korumuş
kara bir balığı günün sonunda kırmızı balık düşünmüş
saçmalıyoruz sanırım
haklısın bu aralar kim saçmalamıyorki
...
neyse gidip yatalım
iyi geceler..

2011/11/01

basit

aslında pek te güzel başlamıştı gece
gülüyordu kadınla adam
gözleri güzeldi kadının
adamında gülüşü.
birkaç saatin ardından
yatıyordu yerde kadın
adam dizlerinin üzerinde
etrafta ağır bir kan kokusu
anlatıyordu nefes almadan
alırsa ölecek gibiydi oracıkta
banyonun zemini kaygandı
''dikkat edin!''
kadının ensesinden süzülen kan
iyice yayılmıştı etrafa
adam banyodan çıkarken
seni seviyordum.
yabancı bir ses ;
''kadının müstehcen yerlerini kapatın''
sevdiklerimizi öldürebiliriz
geçerli açıklamalarımız vardır
ama hiç tatmin olmayacağız.