2010/07/30

oyun duvarları

öyle bir an içinde kalıyorum
nefes almayı bile unutup
mosmor kesiliyorum...
gözlerimi kırpmak bile
kaybolmasına sebep olacak diye
sımsıkı tutuyorum ellerimle.
gündüz değilde
en çok geceleri gelir zihin oyunu.
karanlık odama
sokak lambasının ışığı,
sızar usulca...
engelde olmam göz kamaştırmadıkça
birden hafif bir müzik duyarım
ruhumu dinlendirmeye başlar...
ardından duvara gelen gölgeler
benimle oynamaya başlar.
mutluluğu hissederim...
kendimi kaybedip oynamaya başlarım
gün olur,görmek istemem
sımsıkı kaparım gözlerimi
sonra merakıma yenik düşer
yavaştan kaldırırm göz kapaklarımı...
ara ara bu oyunu izleyen ziyaretcilerim olur.
açık penceremden davetsizce giren rüzgar
perdeyi havalandırırken
canı isterse son verir bu oyuna.
bazen en güzel yerinde yapar bunu
başta sinirlenirim,
sonra bir yanılsamaydı zaten diyip
dönüp küserim duvara...
uzun sürmez
sonraki gece yine alır kollarına...
...derken yıllar geçer
duvarım yıkılır.
bitti derim...
korkmaya başlarım
tekrar göremem diye.
bir süre görünmez
saklar kendini
izler beni öylece
hiç beklemezken;
yeniden başlar...
bilinmedik bir oyunla
farklı renkte,
farklı gecede,
farklı bir duvarda.
yanılsamalar oyunu
tekrar perdede...

3 yorum: