2011/06/25

iz(im)

çocukluğumda pencereden dışarı bakarken
dev bir yeşillik görürdüm
içine kuşlar girerken ormanın
ben dev canavarların olduğu hikayeler yazardım
arkadaşlarıma kötü davranırsam
beni sevmezler diye düşünür
sesimi bile yükseltemezdim
ağlarken nefes alamaz cümlelerimi yarıda bırakırdım
çocukkende kimseyi izlemezdim
ben kendi dünyasını keşfeden küçük insan
bazen kaptan bazen pilot olup çıkardım odamdan
küçükken susmazdım ya
arada nefesim kesilince tamamlayamadıklarımı
şimdi tamamlıyorum yeri geldiğinde...
günbatımında derme çatma bir iskele,
çocukken yoktu yerinde
kağıttan gemiler yapıyorum orda
gözden kaybolduklarında üzüldüğüm
güneşe biramdan ikram ederken
son gün ışığı gözlerime vuruyor
kafamı çeviriyorum sola doğru
iki tane karganın aşkını görüyorum
inandırıyorlar hala birşeylerin bitmediğine
izinden gitmediklerim her fırsatta
nefretlerini döküyorlar eteklerinden...
gülmeden edemiyorum..
onlar gibi akıl verirken buluyorum bazen kendimi
dilimi ısırıyorum konuşmam kesilsin diye
aklım yerine gelince,
izlerimi siliyorum...

yeterince aynı kapıya çıkan yol varken
yeni kapıların keşif zamanı şimdi
yaşlı bir kadının uçurtmasını ayıplıyor komşu teyzeler
oysa çocuklar için mi tüm uçurtmalar
zamanı geçen anıların yoluna
zamansız gelen anlar dikiliyor
kimsenin izinden gitmemeli insan
ara sıra adres sorduğu insanlar olsada
kendi ayak izleri(m) olmalı dünyada
kimsenin bilmediği bir yolda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder