2011/05/15

mutsuz olalım,ne var!

bugün milliyet gazetesinde can dündar'ın yazısını arkadaşım oku dedi ve okuyunca mutsuzluğu ne çok önemsemişiz onu anladım...
biriyle sevgili olurken bile sonunda ya mutsuz olursam ? üniversitede bölüm seçerken ya sonunda mutsuz olursam?bir işi kabul etmeden mutsuz olursam? vs. vs.. ne çok düşünmüşüz aslında...
incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle en çok kendi kendimizi mutsuz etmişiz,mutsuz olurum derken.
sevdiğimizin yanına gitmek için bile mutsuz olurum belki sorusuyla kendimizi yemişiz.
aslında bırakabilseydik bazen kendimizi akışına sen gelmiyorsan ben gelirim diyebilseydik korkmadan.mutsuz olabilirim ama ben bunu yapacağım sonuna kadar gideceğim diyebilseydik...
bazen mutsuzluğu bile doya doya yaşabilseydik...
kendimizi niye bu kadar sabitledikki hayatın kemeriyle...
sevdiğimize bile ağız dolusu seni seviyorum diyemedik kimi zaman korktuğumuzdan..
korkacak ne vardı oysa,kazanmadan neyi kaybedebilirdik bunu çözemedik sanırım...
eskiden insanlar kafasına koymuşlar ve umurlarında bile değildi mutsuz olmak çünkü onu yaşarken mutluydular.biz bunu yapamayan bir kuşak olduk mutluluğa diz çöken insanlarız aslında... bir sürü bahanelerimiz var mutsuz olmamak için...
eski aşklarımızdan aldığımız dersler,eski hatalarımızın bize öğrettiği doğrular,büyük şehirler ,küçük kasabalar bizi mutsuzluktan uzaklaştıracak herşey bizim yıkılmaz kurallarımız
aslında mutsuz olsaydık mutluluğun içinde

sevdiğimiz meslekte mutsuz olsaydık

en sevdiğimiz insanın yanında mutsuz olsaydık

bisikletten düşüp dizlerimizi kanatsaydık

yerimizden kalkıp o tatlı acısıyla ovuşturmayacak mıydık yaraları?

dilimizin ucuna sürülen bir parmak tadındaki mutluluk yerine

bal kavanozunun dibini görelim

sonunda dibini gördüğümüzde mutsuz olsak bile

mutsuz olalım,ne var!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder