2011/07/22

bayan potter

msgsü'nin logosu baykuş olduğundan kayıt yaptıran öğrencilere baykuş dağıtılacağı duyumlarını aldım.hogwartstan ne eksiğimiz var diyen rektör çalışmalarına başladı!öğrenciler çok heyecanlı!
öğrenci: hocam bu baykuş ısırmaz dimi?
hoca: gül evladım gül!
.okulu kazandığımı düşünürsek
bundan farksız bir halde olmayacağım.
evet ben hazırım sende hazır mısın baykuş?

süt kokusuna kan bulaşmış

doğumdan sonra değişti herşey
bir bebeğin tüm vücudu sarılıydı kanla
ama bu süt gibi kokmasını engelleyemezdi
masumiyet oldukça kötülük yayılamazdı
çocukken söylenen ilk yalan
sonunu kimsenin tahmin edemeyeceği
bir oyuna büründü
hırsız polisin yavan kaldığı
kirlenmenin temizlenemediği
yeni bir bakış belirledi kendine
durmak nefesimi kesiyor
her adımda yeniden doğuyorum
sanki o süt kokusu hiç kaybolmamış gibi
durduğum an yok olup gidiyor
ondan fazla duramıyorum yerimde
nefes almak zor geldiğinde
kazağımın yakasını çekiştirirken
adımlarımın hızını arttırıyorum
durdur artık beni...
cehennemde süt kokuyor
ölüm temizlenmek,
yaşamak ise doğum sanki
durdur beni olduğum yerde
ellerimin kirine bakmadan
kaldır beni
yoksa mezarlığın üstüne kapatılan
son tahta parçası olacağım
adını kimsenin bilmediği
bir mezarın son noktası ben
doğum tarihimden emin olmasamda
adımın geçtiği mermerde
son gün olarak yazılacağım.

2011/07/18

mutlu bir gün ölmek için!

dün tesadüfen öyle güzel bir güne kendimizi bıraktıkki tadı,huzuru,mutluluğu aslında tarif etsemde edilemeyecek cinsten...
Abana'da gibi hissettim kendimi..gün batımı sanki İstanbula taşınmış gibiydi.etrafımdaki herkes aynı,uzun zaman görüşmesende muhabbet bile kaldığın yerinden devam ediyorsa gerçek yakınlık bu.oturup uzun uzun konuştuktan sonra susup sanki hep aynı yerdeymişiz gibi başka işlerle uğraşmamız.ardından toplanıp rakı muhabbetiyle gecenin vuruşunu yapmamız herşey kaldığı yerden devam.istanbul sıcağının yüzüne çarptığımız buzdan bir el gibi.ferahlatıcı!
bir kadın ve bir adam öylesine güzellerki onlara bakmaya doyamadığım anlar var.
hayatımıza öylesine çok insan giriyorki ama bazıları var yerlerine öyle sabitlemişizki onları hissedemediğimizde asıl yalnızlık çekiyoruz onca kalabalığın içinde yalnız kalınan anlar işte sabitlediğimiz insanların yokluğu aslında.bu insanlarla yanyana geldiğinde öyle bir kalabalık hissediyorsunki o hayatındaki boşluklar onlara aitmiş.işte dünde aynen böyle bir gündü eksiklik giderilip mutluluk kaldığı yerden oturdu masanın baş köşesine!ben sevdiğini ağız dolusu söyleyebilen insanlardan değilim.genellikle soğuk olarak nitelendirilirimde ama burdan duymasalarda sesleniyorum arada.herkese soğuk değilim siz izleyicilerim şahitsiniz:)
ayaklarım yerinden kesiliyor ruhuma iyi gelen insanları gördüğümde!


2011/07/13

derken.!.

rüzgara hasret günlerde,dondurma misali küçük serinlikler yaşamak...ninni edasında anne sesiyle,kontrolü sağlayan baba ile herşey yolunda diyesim geliyor.kalabalık yalnızlıklar içinde yalnızlıkları kalabalıklaştırma oyunları oynuyoruz.herkesin derdi kendine büyük geliyor da selpak satan küçük çocuğun derdi oyun parkını görene kadar.duştaki serinliğin üstüne musluktan başımın tam ortasına isabet eden o soğuk damla kendime getiriyor.ürperiyor içim karnımda bir heyecan,inanıyorum buna işte bu mutluluk diyorum.
hayallerime inanıp mutlu oluyorum bu aralar elim ayağım dolanıyor,adımımı hangi köşeye atacağımı şaşırıyorum.cebimdeki son kuruşu ıvız zıvır bişeye veriyorum.birden aklıma geliyor.inanıyorum cenneti gördüğüme.
aslında o bu değilde bu yaz günü buzlu bir limonata iyi gider değil mi?

2011/07/12

gecenin son sesi

karanlık ormanın içinden kanatlarını savurarak,yüksek sesiyle gelen bir baykuştu sevdiğim,aydınlığım,en mavim!

2011/07/06

daraldım bunaldım

delirebiliriiiim delirrrdim belkiiideeeee
yahu kaç gündür evde duruyorum.okuldur sınavlardır falan eve bir hafta gidip geldim ardından hastalanıp yataklara düştüm.laaan deliriiiceeem kardeşim.yaz vakti evde mi oturulurmuş.sokağa çıkılır oturulur akşam evde durulmaz.televizyon falan kültürüm arttı iyice.yazın televizyonu şehirliler izler modern olduk böyle mi oldu.metropollerrr yazları kan ağlarmış.yahuu artık bitsin kurstur okuldur falan ne bok olacaksa bende tatilllll yapayıııııım yahuu denize gireyim yatayım temiz hava alayım laaan ne işim var yaz vakti burda.sınavlarrr hemen kazanılıın ve ben evime falan gidip biraz tatil yapayım.kazanamazsamda boşa harcadığım yazımının yasını tutarııım.kaybolan yazlarımı geri verin bana derimmmm....
ulen gözüm karardı dünyanın bi zekisi ben miyim kariyer yapcam diye kös kös oturuyorum en güzel yıllarım kayboldu.bisikletime binerdim mis gibi dondurma yerdim temiz hava alırdım.akşamları çay çekirdek muhabbeti yapar denize karşı içkimi içerdim lannn..pasif insan pasif içici pasif gezici pasiff pasifff oldu hayatım.sadece kışları şehir demiştim yazları tatil yapılır ya

evlerdee daraldım duvarlara küstüm tükürdüm çıkarınnnn benii dışarııııı
gezesim tozasım var beniiiiiiiiiiimmm
şehirlere kaçtım
şehirdelerde bunaldım 
yazın kaçamadım ya ben buralardan

2011/07/05

gün

erken uyanıp boğazı selamladım bugün biraz uzun baktım dışarıya... bir yudum su içip tuvalete gittim.oturduğum yerden kalkamayacak kadar yorgun hissettim.saçlarımın bukleleri birbirine girmişti ayırmaya çabalamadım.dişlerimi fırçaladım yüksek ses karmaşasında...
bilgisayarı açıp ekrana baktım öylece ardından kontrol edilen sosyal ağ kitlesi...karşımda duran mızıkaya uzanıp mızıkanın bile yabancı olduğu sesler çıkarıp,çayı koydum ocağa...
2 yumurta haşlarken,biraz maydonoz yıkadım..peyniri kestikten sonra yıkadım.zeytine biraz kekikle pul biber attım...salatalığı çizgi pijama gibi soydum.domatesi iri iri dilimledim..kavanozdan reçel doldururken kenarını parmağımla toparladım..ekmekleri kızartırken kahveden bir yudum aldım...
kahvaltı için kimseyi uyandırmadım...evde yalnızdım.
oyalandığım pazar kahvaltısını hala toplamadım...yerde bulduğum kağıt parçasına birşeyler karaladım...
kalkıp masayı toparladım..ayakkabılarımın topuklarına bastıktan sonra kapının önündeki hayvanlara bişeyler verip eve geri döndüm...ayakkabıların arkasını öylece ezilmiş bıraktım...
koltuğa uzanıp müziği açtım...
yerde duran kağıt,karton,bant parçalarına bile dokunmadan,kalkıp tuvalete gittim dönüşte ayağıma yapışan bant parçasını diğer ayağımla itekledim sonra bir fincan kahve almanın dışında kayıtlara geçebilecek başka bir hareket yapmadan öylece durdum...
tarihten birgün.
belki dün belki yarın
geçmiş geleceği harmanlamış zaten

2011/07/02

tekerrür

oturup ağladım, defalarca
ısrarlarımın arkası kesilmedi.
ben o bisikleti almak için,
parmaklarımın sayısını geçen zamanlar bekledim
sürahi dolusu para biriktirmem gerekti
istediğim herşeyi erteleme vakti
çünkü o bisikleti istiyordum
uzun uzun hayallerini kuruyordum
yatmadan önce çeşit çeşit dualar
düşününce bile heyecanlanıyordum
nefes alışlarımın hızına yetişemiyordum
birgün komşunun çocuğunda gördüm
bisiklet almıştı babası
hemde hiç beklememişti benim gibi
vazgeçmemişti başka şeylerden
boğazım düğümlenmişti o gün
neden olduğunu anlayamamıştım
benim beklediğim onca zamanı
onun neden beklemediğini
anlamam mümkün değildi
o binerken bisikletine
ben beklemiştim kaldırımda
onun apartmanın çevresinde tur atışını
yorulana kadar bisiklete binişini seyretmiştim
hergün sürahiye paramı biriktirirken
bugün almak istediğim çikolataları
iç geçirerek rafa kaldırmıştım
sonunda oldu bisikletim
hemde onun sevindiğinden daha fazla sevindim
tadı damağımda kalmıştı sevincin.
yine aynı oyunu oynuyor hayat
ben çok uğraşırken hayallerim için
komşu çocuğu oturduğu yerden izliyor beni
ben nefessiz kalırken
gülüp geçiyor bu halime
oysa zor değil diyor ulaşmak..
''bak ben geldim bile''
yine boğazım düğümleniyor
ama şimdi anlıyorum artık.
tarih tekerrürden ibaret derlerdi
inanıyorum artık
ben koşarken hayallerime dizlerim kanamış
oysa komşu çocukları çoktan,
hayallerimi yaşamaya başlamışlar bile...